Öncelikle, YDS’de ölçülen temel dil becerisinin okuma-anlama olduğunu, konuşma- dinleme- yazma becerilerinin gözardı edildiğini unutmayınız. Bu bağlamda, YDS’nin yabancı dil seviyesinde ne kadar gerçekçi bir tespit unsuru olduğu tartışmaya açık. Tam da bu sebeple, sınavın uygulanmasına dair yönetmelikte var olan ucu açık ifadeler göz önünde bulundurulursa, uzun vadede YDS’nin uluslar arası düzeyde kabul gören TOEFL, IELTS gibi sınavlara benzer bir formata dönüştürüleceği öngörülebilir.
Şu anda uygulandığı biçimiyle YDS’ye öğrenci hazırlamak, öğretmenleri ister istemez “Grammar Translation Method” ile kısıtlıyor. Bu yöntemle dilbilgisel açıdan cümle analizi yapma becerisinin edinilmesi ve dilbilgisi yapılarının ve hedef dildeki karşılıklarının bir arada öğretilmesi mümkün olmakla birlikte, söz konusu dünya çapında yaygın bir biçimde kullanılan, farklı coğrafyalarda ve farklı kültürlerin ortak olarak paylaştığı ve katkıda bulunduğu ve uzun bir evrimleşme süreci geçirmiş bir dil olan İngilizce olduğunda, kuraldışılıklar, özel kullanımlar ve deyimsel ifadeleri de hesaba katarsak “ezber” yapılacak bilgi miktarı öyle bir boyuta ulaşıyor ki, bunun üstesinden sınıf ortamında gelinmesi mümkün değil. Bu handikaplara bir de sınavın “akademik” boyutunu eklediğimizde, seçilen metinlerde var olan dilbilgisel yapıları analiz etmek de yeterli olmuyor. Sınav komisyonu, entelektüel bilgi birikiminizi ölçüyor adeta.
Bu sebeplerle daha önceki yıllarda “Teknik” kitapları oldukça iş görmüş, ÖSYM’nin üst üste birkaç yıl sınadığı bazı bilgiler kurallaştırılarak öğrencilerin özellikle dilbilgisi sorularında daha az zaman harcayarak daha yüksek skorlar yapabilmesi mümkün olmuştu. Fakat son iki yılda yapılan akademik düzeydeki ÖSYM sınavlarında bu tekniklere doğrudan uyan soruların fazla sorulmaması öğrencilerin sınav skorlarında doğrudan bir düşüşe yol açtı. İngilizce yeterliliğinin ölçüldüğü bu gibi bir sınavda, sınav komisyonun bu yeni tavrını haklı görebiliriz. Ancak bu yeni sınav yaklaşımı öğrencilerin sınav soruları üzerinde fikir yürütme süresini uzattığından, YDS’de 150 dakikanın yeterli olmadığını da tecrübe ettik.
Yine bir önceki paragrafta dile getirdiğimiz “teknikle sınav geçmek” konusunun, sınava hazırlanan kişilerin gözünde sınavın basit gibi algılanmasına yol açtığına da dikkat etmek gerek. Zaten bir yandan akademik çalışmalarına veya üniversite eğitimine devam eden kişilerin sınava hazırlanmaya “hakkıyla” vakit ayıramamaları da bir diğer handikap olarak göze çarpıyor.
Tüm bu olumlu- olumsuz durumları bir arada ele alıp, bundan sonraki dönemde yol haritamızı şöyle çizebiliriz:
1. Durum ne olursa olsun, YDS neyi ölçerse ölçsün, akademik düzeyde çalışma yapan kişilerin İngilizce okuma- anlama açısından yeterli olmamasını kabul edemeyiz. Dolayısıyla önce İngilizce öğrenmeye yeterli zamanı ayırmalıyız.
2. YDS’de başarılı olmak için İngilizce bilmek de yeterli olmaz. TOEFL, IELTS gibi sınavlarda bile sınav süresini doğru kullanmaya, sınavlarda sizden isteneni bilmeye dönük “teknik yaklaşımlar” ve bunları öğreten ve uygulamanızı sağlayan eserler vardır. Dolayısıyla, YDS’yi tanımamız da gerekli.
Bahsettiğim bu iki gerekliliği karşılamak açısından yapılması gerekenleri şöyle listeleyebiliriz:
1- İngilizce Öğrenmek
a) Grammar (Dilbilgisi)
Öncelikle Türkçe dilbilgisi terimlerini bir gözden geçirmelisiniz. İngilizce ve Türkçe cümleler arasındaki biçimsel farklılıkları, her bir öğenin, cümleciğin ve bağlacın cümle içerisindeki işlevini doğru bilmelisiniz. İşlev ve yapısal analiz kabiliyeti edindiğinizde, cümleler daha anlaşılır hale gelecektir.
Bir konuyu gözden geçirirken iki grammar kitabını birbirine paralel olarak kullanın: bunlardan biri Türkçe açıklamalı, diğeri ise tamamen İngilizce olmalı. Kaynaklar kısmında bu çabanızda size yardımcı olacak kitapların isimlerini listelemeye çalıştım. Bu kitaplarda kural olarak verilen, formüllere indirgenmiş konuları en kısa zamanda ezberlemelisiniz. Konu anlatımını gözden geçirirken, yazarların özellikle vurguladıkları kısımları dikkatli okuyun ve defterinize kısa notlar tutun. En çok beğendiğiniz, en iyi hatırlayacağınız örnekleri o deftere not edin ya da örnekleri kendinize uyarlayın. Her konu için en az bir tane iyi örneğiniz aklınızda olsun. Konu içerisinde verilen alıştırma bölümlerini asla es geçmeyin. Sınav sizden bir üretimde bulunmanızı beklemese de, bir bilgiyi kendiniz kullanmadıkça öğrenmezsiniz. Bu süreçte farkında olmadan birçok kelime ve edatı farkında olmadan edindiğinizi göreceksiniz.
b) Vocabulary (Kelime)
Kelime öğrenmek uzun bir süreç gerektirir. İnsan beyni bazı kelimelere bilmediğimiz nedenlerden ötürü yakınlık duyabilir veya ısınamayabilir. Dolayısıyla her kelimeyi veya yapıyı aynı sürede öğrenemeyebiliriz. Bazen sözcükleri hemen kavrarız, bazı durumlarda ise birkaç kez unutup tekrar hatırlamamız gerekebilir. Kendinize kızmayın, ama tekrar bakmaktan üşenmeyin de. Bir kelimeyi kalıcı hale getirmenin en öncelikli şartı, o kelimeyle tekrar tekrar karşılaşmak ve de kendinizle, yaşadıklarınızla bir bağlantısını kurmaktır. Bu sebeple kendi öğrenme biçiminizi saptayarak görsel hafıza, bilinçaltı kelime öğrenimi v.b. gibi yöntemleri denemelisiniz.
Bir cümlenin anlaşılması için içindeki tüm kelimelerin bilinmesi gerekmez. Hazırlık sürecinizin ilk aşamasında kelimelere tek tek bakabilirsiniz, ancak daha sonraki süreçlerde cümlenin genel yargısıyla ilgili edindiğiniz fikre göre, sözcüğün en azından olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu saptayabilmelisiniz. Ne kadar çok kelime bilirseniz, karşınıza cümle içinde çıkan bilmediğiniz kelimelerle ilgili tahminlerinizde de o kadar isabetli hale gelirsiniz. Cümle analizine ilişkin beceriniz bu anlamda kritik bir rol oynar. Kelime öğrenme sürecinizde, önce bildiğinizden şüphe etmelisiniz. Teknoloji çağında yaşadığımızı da unutmayalım lütfen. İyi bir sözlüğü kurcaladığınızda tek bir sözcüğün birden çok anlama gelebildiğini, farklı sözcüklerle bir arada kullanıldıklarında deyimsel anlamlar yüklenebileceklerini görürsünüz. Kelime öğrenme amacınız sınavı geçmek olmamalı. Bu sebeple sözlük kullanmaya alışın. Basılı bir sözlükten faydalanacaksanız, İNG-İNG-TR + örnek cümle içeren bir sözlük edinin. Türkçe karşılığa bakmadan önce İngilizce açıklamasını okuyun. İnternet üzerinde faydalanabileceğiniz sözlükleri, Faydalı Linkler kısmında listeledim.
c) Reading- Comprehension (Okuma- Anlama)
Okuma çalışmaları, bildiğini unutmamak ve yeni bilgiler edinmenin en pratik yoludur. Seviyenize uygun İngilizce metinler okuyarak cümle analizi yapma, daha önce görmüş olduğunuz dilbilgisi konularını metin içerisinde saptama ve pekiştirme, kelime- edat öğrenme ve en önemlisi İngilizce yapılara metin içerisinde aşina olma fırsatını edineceksiniz.
Bu bağlamda günlük düzenli çalışma programınıza en az 2 paragraflık bir metin okumayı eklemenizi tavsiye ediyorum. Bu metinleri günlük İngilizce gazetelerden seçmek, farklı konularda okuma yapmanızı sağlaması açısından yararınıza olacaktır. Faydalı Linkler kısmında, bu amaca uygun metinleri size sağlayacak web siteleri ve kullanıma ilişkin tavsiyeler yer almaktadır.
2- YDS’yi Tanımak
Herhangi bir sınava hazırlanmanın en önemli aşaması, sınavın sizden ne istediğini öğrenip ona uygun bir yaklaşım benimsemektir. Üniversite hazırlık aşamanızda ne yaptıysanız, YDS hazırlık sürecinde de benzer bir yol izlemelisiniz.
Sınav içerisindeki sorulara ilişkin örnek ve bu sorulara nasıl yaklaşmanız gerektiğine ilişkin bilgileri SORU TİPLERİ- GENEL STRATEJİLER kısmında bulabilirsiniz.
Dilbilgisi sorularında, sorudan önce şıklara bakarak hangi konudan soru olduğunu saptayabilirsiniz. Bir sonraki aşamada yapmanız gereken o konuya ilişkin test yaklaşımını kullanarak şıkların sayısını azaltmaktır. En son aşamada elinizde kalan şıkların anlamsal bütünlüğü sağlayıp sağlamadığına bakarsınız. Sınav içerisindeki diğer soru tipleriyle ilgili de standart yaklaşımımız, önce şık sayısını azaltmak olmalıdır.
Öğrendiğiniz stratejik yaklaşımı, çıkmış sorularındaan derlenen testler üzerinde pekiştirmelisiniz. Böylelikle her bir soru tipi için bir “aşamalı teknik yaklaşım” benimseyip uygulamaya alışmanız mümkün olacaktır.
Kendinize bilgi ve teknik yaklaşım pratiği açısından güvendiğinizde, daha önceki yılların sınavlarını süre kısıtlamasına uyarak çözmelisiniz.
DİKKAT!
– Sınavlarda çeldirici şık sayısının arttığına dikkat ediniz. Takıldığınız şıkkın neden yanlış olduğundan emin değilseniz, eğitmeninize sormaktan çekinmeyiniz.
– ÖSYM sınavlarında skorlarınızın ani artış- düşüşler göstermesi, ÖSYM’nin sınavın zorluk derecesinde bir standartı tutturamamasından kaynaklanmaktadır. 2013 İlkbahar sınavı ile ilgili yapılan açıklamada bunu kendileri de dile getirdiler. Sınava dair yeterli hazırlığı yapmışsanız, kendinize güveniniz.